Nekromansi nedir ?
Nekromansi, ölmüş kişilerin ruhlarını çeşitli nedenlerden dolayı, doğaüstü kötü güçlere karşı ruhsal koruma olarak çağırma olayına denilmektedir.
Nekromansi kavramının kökenleri Şamanizm inancına dayanmaktadır. Yani muhtemelen ilk Türk topluluklarında ve İran’da var olan inanışlardan biriydi. Sonraları ise Batı uygarlıklarında da görülmeye başlanmıştır. Önce Mısır ve Babil sonrasında ise Yunan ve Roma uygarlıklarında da görülmeye başlanmıştır. Günümüzde ise İsrail ve Çin gibi ülkelerde yaygınlık göstermektedir.
Nekromansi inancından bahseden ilk yazarlardan biri ünlü coğrafyacı Strabon’dur. Strabon Geographica isimli eserinde büyücülerin bir nevi kahin görevini üstelenerek bu tür çalışmalarda bulunduğunu belirtmiştir.
Babil halkı arasında da yaygındır ölülerin ruhlarını çağırma düşüncesi. Hatta bu anlama gelen kendi sözcüklerini dahi türetmişlerdir. Ruh çağırma ile ilgilenen ve bu konuda uzmanlaşmış kişiler için manzazuu ya da sha’etemmu, çağrılan ruhlar için ise etemmu sözcüklerini kullanmışlardır.
Avrupa’da ise özellikle Rönesans’ın yaşadığı dönemde bu tür konularla ilgilenen kişilerin sayısında bir artış gözlenmiştir. O dönem bu husus daha çok kara büyü, cadılık gibi kavramlarla ilişkilendirilmiştir.
Homeros’un Odysseias isimli eserinde ve Johannes Hartlieb tarafından kaleme alınan demonoloji sözlüğünde bu ve benzeri kavramlardan fazlası ile bahsedilir.
Uygulamada belli başlı ritüeller öne çıkmaktadır. Ölülerden kalan yemekleri yemek, kıyafetleri giymek, tılsım ve büyü gibi şeyler ruh çağırma seanslarında kullanılan başlıca malzemelerdir.
İlk defa Mısır’da, M.Ö. 2. bin yılda, ölen kraliyet mensuplarına danışma ve kamu yararı amacı ile bizzat devlet tarafından tatbik edilmiştir. İlkçağ Anadolu uygarlıklarında ise şeytani ruhlarla ve Tanrılarla ayinsel iletişim amacı ile uygulanmıştır.
Orta Çağ Avrupası’nda ise sıklıkla büyü çemberleri, kurbanlar, kılıçlar ve dualar kullanılmıştır.